Her birimizi derinden üzen, merkez üssü Kahramanmaraş ili olan ve 10 ilde yıkıcı etkisini gösteren 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından dünyanın gözü Türkiye'ye çevrilmiştir. Dünya deprem tarihine geçen bu felaketin sonrasında, Türk ulusu olarak 7’den 70’ine herkes afetzedelere yardıma koşarken, Dünyanın dört bir yanından ülkemize gönderilen yardımlar da yadsınamayacak seviyelere çıkmıştır.
Bu çalışmada, devlet kurumları ve kuruluşları ile halka açık anonim şirketler ve kapalı diğer özel şirketlerin afetzedeler için yaptığı/yapacağı bağış ve yardımların kısmen kamu maliyesi ve hukuki boyutu ile yurtdışından yapılan bağış ve yardımlar dahil vergisel boyutlar açıklanmaya çalışılmıştır.
1. GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI
1.1. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Beyan Edilen Gelirin/Kurum Kazancının Tamamı İndirime Konu Edilebilecek Bağış ve Yardımlar
Gelir Vergisi Kanunu’nun 89’uncu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddeleri uyarınca, Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına, makbuz karşılığı yapılan ayni veya nakdi bağışların tamamı ilgili yıl vergi matrahlarının tespitinde indirim olarak dikkate alınabilmektedir. 3 Şubat 2021 tarihinde yayımlanan 3483 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereğince, bu tarihten itibaren ülkemizde meydana gelebilecek depremler sonrası zarar gören afetzedeler için Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı koordinasyonunda yardım kampanyaları yürütülmektedir. Bu kapsamda, Kahramanmaraş ili merkezli olan depremler için AFAD Başkanlığı koordinasyonunda yardım kampanyası başlatılmıştır. Depremzedeler için AFAD Başkanlığınca ilan edilen hesaplara yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince matrahtan indirim konusu yapılabilecek, aynı şekilde, Türk Kızılay’ınca ilan edilen hesaplara yapılan nakdi bağışların tamamı indirime konu edilebilecektir. Bağışların indirilebilmesi için ödemeye ilişkin banka dekontları yeterli olacaktır.
Bağış ve yardımların matrahtan indirilmesi için;
- Mevzuatta belirtilmiş olan kurum ve kuruluşlara yapılması,
- Makbuz karşılığı olması,
- Karşılıksız yapılması,
- Sadece ilgili dönem gelir ve kurum kazancından indirilmesi,
- Gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde ayrıca gösterilmesi, gerekmektedir.
1.2. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında Beyan Edilen Gelirin/Kurum Kazancının %5’ini Aşmamak Üzere İndirime Konu Edilebilecek Bağış ve Yardımlar
Gelir vergisi mükellefleri tarafından;
- Genel bütçeli kamu idarelerine,
- Özel bütçeli kamu idarelerine,
- İl özel idarelerine
- Belediyelere,
- Köylere,
- Kamu yararına çalışan derneklere,
- Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara, yapılan bağış ve yardımlar, beyan edilen gelirin/kurum kazancının %5’ini aşmamak üzere
indirime konu edilebilecektir. Gelir vergisi mükellefleri bakımından kalkınmada öncelikli yöreler için bu oran %10 olarak belirlenmiştir. Kurumlar vergisi mükellefleri ise bağış
ve yardımların o yıla ait kurum kazancının %5’ine kadar olan kısmını indirim konusu yapabilir. Bu mükellefler için kalkınmada öncelikli yöreler bakımından ayrı bir oran
belirlenmemiştir.
Kurumlar vergisi mükellefleri; gelir vergisi mükellefleri tarafından indirime konu edilmek üzere bağış ve yardım yapılabilecek kuruluşlara ilave olarak, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara aynı kapsamda yaptıkları bağış ve yardımları indirime konu edebilirler.
Kamuya yararlı dernekler ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar dışında kalan dernek ve vakıflara yapılan bağış ve yardımların gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
İktisadi işletmeleri hariç Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı indirim konusu yapılabilir. Türkiye Kızılay Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyetinin iktisadi işletmelerine yapılan bağış veya yardımların gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması ise mümkün değildir. Anılan Dernek ve Cemiyete yapılacak aynî bağış ve yardımlar ise beyan edilecek gelirin/kurum kazancının %5’ini aşmamak üzere yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.
1.3. Gıda Bankacılığı Kapsamındaki Bağış ve Yardımlar
Gıda bankacılığı kapsamındaki bağış ve yardımlar, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde düzenlenmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde de konuya ilişkin düzenleme yer almaktadır. Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara yapılan bağış ve yardımlar matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilir. Bağışı kabul edecek dernek veya vakfın tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara bu kapsamda yardım yapabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir. Bununla beraber, dernek veya vakfın başka alanlarda da faaliyet gösteriyor olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Bağışın bu kapsamdaki dernek veya vakfa yapılmış olması gerektiğinden, ihtiyacı bulunanlara doğrudan veya başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak yardımların bu kapsamda yapılmış bağış olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı indirim konusu yapılabilir. Bağışlar, ihtiyaç sahiplerine bedelsiz olarak dağıtılmak şartıyla yapılmalıdır. Gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi niteliği taşımayan veya şartlı olarak yapılmayan bağışlar, gıda bankacılığı kapsamında yapılacak bağış olarak değerlendirilmez. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilir ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenir. Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılır. Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması zorunludur.
2. KATMA DEĞER VERGİSİ (KDV) KANUNU UYGULAMASI
2.1. Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile Dini Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar
3065 sayılı KDV Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan; okul, sağlık tesisi,yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri, gençlik ve izcilik kampları, inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılacak teslim ve hizmetler KDV’den istisna tutulmuştur. Söz konusu istisnadan; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere bu idare ve kuruluşlarla protokol imzalamak suretiyle yukarıda sayılan tesisleri inşa eden/ettiren gerçek ve tüzel kişiler (kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu, kooperatif, dernek, vakıf ve benzerleri dahil), KDV mükellefi olup olmadığına bakılmaksızın faydalanır.
2.2. KDV Kanununun (17/1) Maddesinde Sayılan Kurum ve Kuruluşlara Bedelsiz Olarak Yapılan Her Türlü Mal Teslimi ve Hizmet İfaları
KDV Kanununun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde; Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan; Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, Özel bütçeli idareler, İl özel idareleri, Belediyeler, Köyler, İl özel idareleri, belediyeler ve köylerin teşkil ettikleri birlikler, Üniversiteler, Döner sermayeli kuruluşlar, Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları, Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, Siyasi partiler, Sendikalar, Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, Kamu menfaatine yararlı dernekler, Tarımsal amaçlı kooperatifler, Cumhurbaşkanınca (önceden Bakanlar Kurulunca) vergi muafiyeti tanınan vakıflara, bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna tutulmuştur. Teslim ve hizmet bedeli ile ilgili herhangi bir alt ya da üst sınır söz konusu olmaksızın bu istisna uygulanır. Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilmez.
2.3. Gıda Bankacılığı Kapsamında Yapılan Teslimler
KDV Kanununun (17/2-b) maddesinde, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi KDV’den istisna tutulmuştur. Ayrıca, söz konusu maddelerin ihtiyacı olanlara bedelsiz olarak teslim edilmesi gerekmekte olup, bu teslimlere de KDV uygulanmaz.
2.4. Prefabrik Yapı ve Konteyner Teslimleri
8 Şubat 2023 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla, prefabrik yapı ve konteynerlerin, afet nedeniyle olağanüstü hal ilan edilen illerde kullanılmak üzere 31.12.2023 tarihine kadar afetzedeler ile 3065 sayılı Yasanın 17/1’inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara tesliminde katma değer vergisi oranı yüzde bire indirilmiştir. Kararda her ne kadar prefabrik yapı ve konteynerlerin teslim edileceği kişi ve kurumlar belirlenmişse de, kararın dayanağı 3065 sayılı Yasanın 28’inci maddesine göre Cumhurbaşkanına sadece vergi oranlarını belirlenen oranlarda indirme ve arttırma yetkisi verildiğinden, söz konusu kararın teslim edilen kişi ve kurumlara göre değişmemesi gerekmektedir. Bu nedenle kime teslim edilirse edilsin prefabrik yapı ve konteyner teslimlerinin tamamının KDV oranının yüzde bir olarak uygulanması gerektiği düşüncesinde olmakla birlikte, gelişmelerin ne şekilde olacağı ileriki zamanlarda izlenecektir.
3. ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI
KDV Kanunu gibi 4760 sayılı ÖTV Kanunu’nda da bağış ve yardımlar bedelsiz teslim ifadesiyle, “Diğer İstisnalar” başlıklı 7’nci maddesinde düzenlenmiştir.
a. (I) Sayılı Listede Yer Alan Tasfiyelik Malların Kamu Kurumlarına Bedelsiz Teslimlerinde İstisna
ÖTV Kanunu Mad. 7/1-(c) bendinde, “c) (6455 sayılı Kanunun 32' nci maddesiyle değişen bent Yürürlük; 11.04.2013) 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin tabii afetler, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi ile 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 16/A maddesi uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin bu bentte sayılanlara bedelsiz teslimi,” hükmü gereği vergiden istisna tutulmuştur. Bilindiği üzere Kanuna ekli (I) sayılı listenin A cetvelinde; akaryakıt ürünleri, doğal gaz, LPG, B cetvelinde ise akaryakıta katılabilen solvent türevleri, tiner, bazyağ, madeni yağlar ve yağlama müstahzarları sayılmıştır.
Bu istisna, (I) sayılı listede yer alan söz konusu malların;
- Gümrük Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin tabii afetler, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi ile
- Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 16/A maddesi uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin bu bentte sayılanlara
bedelsiz tesliminde uygulanabilir. Dolayısıyla bu amaçla yapılan teslimlerde ÖTV mükelleflerince herhangi bir bedel alınması halinde, söz konusu istisna uygulanamaz.
b. b.(IV) Sayılı Listede Yer Alan Malların Kamu Kurumlarına Bedelsiz Teslimlerinde İstisna
(IV) sayılı listede yer alan malların genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithalinin vergiden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.
(IV) sayılı listede, genel itibariyle, lüks sınıfına girebilecek bazı tüketim malları almaktadır. Ancak bu listede günümüz şartlarında lüks sınıf içerisinde değerlendirilmeyecek dolayısıyla afetzedeler için gerekli olabilecek nitelikte klima-ısıtıcı, beyaz eşya, küçük ev aletleri, cep telefonu, televizyon vb. dayanıklı tüketim malzemeleri de bulunmaktadır.
İstisna uygulamasında, (IV) sayılı listede yer alan malların istisnadan yararlananlara bedelsiz olarak teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak ithali esastır. Sözü edilen mallar için nakdi veya ayni herhangi bir bedel ödenmesi halinde ÖTV istisnası uygulanmayacaktır. Dolayısıyla söz konusu malların istisnadan yararlananlara tesliminde düzenlenecek faturalarda herhangi bir bedel gösterilmemesi şartıyla ÖTV hesaplanmaz. Gümrük idarelerince, ithal işlemlerini yapanlardan, ithal edilen malların istisnadan yararlanan kurumlarca bedelsiz edinildiğini gösteren belgeler aranır. Yurt içi teslimlerde de mükelleflerce, istisnadan yararlanan kurumlardan sözü edilen malların bedelsiz edinildiğine dair bir yazı istenir.
Görüleceği üzere, ÖTV Kanunu’nda mevcut istisna maddelerinin çalıştırılarak depremden zarar görenlere yapılacak bağış ve yardımlar için bedelsiz teslimlerin genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere hülasa kamu kurum ve kuruluşlarına yapılması gerekmektedir.
…havyar ve havyar yerine kullanılan ürünler, kozmetik ürünleri, kürkler ve kürkten giyim eşyası, muzır neşriyat, sofra, mutfak, tuvalet, yazıhane, ev tezyinatı ve benzeri işler için bazı cam eşyalar, manikür ve pedikür takım ve aletleri, altın veya gümüş kaplama kaşık, çatal ve kaşık-çatal takımları, klimalar, ısıtıcılar, beyaz eşyalar, elektrik motorlu araçların motorunu çalıştırmaya mahsus araç pilleri, küçük ev aletleri, cep telefonu, telsiz-telefon cihazları, mikrofon, hoparlör, kulaklık, amplifikatörler, ses kayıt ve çalma cihazları, televizyon, projektör, kamera, ses ve görüntü cihazları, infrared ile çalışan uzaktan kumanda cihazı, inci ve kıymetli taşlardan mamul saat kayışları, tabancalar ve diğer ateşli silahlar ile sürgülü silahlar, kristal avizeler, bazı oyun eşyaları, hayvansal maddelerden süs eşyaları gibi mallar yer almaktadır.
Doğrudan depremden etkilenen kişilere, derneklere, vakıflara, sivil toplum kuruluşlarına veya şirketlere bedelsiz olsa dahi tesliminde ÖTV istisnası uygulanmayacaktır.
4. ÖZEL STATÜYE SAHİP DEVLET KURUMLARI VE KURULUŞLARI İLE HALKA AÇIK OLAN VE OLMAYAN ŞİRKETLER TARAFINDAN YAPILAN BAĞIŞ VE YARDIMLAR
4.1. Merkez Bankası, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşları ve Halka Açık veya Kapalı Kamu Bankaları
Merkez Bankası, “Merkez Bankası Kanunu’yla anonim şirket olarak kurulmuş ve örgütlenmiş”, “merkezi idare veya hizmet yerinden yönetim kuruluşu ve hatta bağımsız idari otorite olarak nitelendirilmemiş”, “bağlı-ilgili ve ilişkili kuruluş tanımlarının dışında bırakılmış”, “idari hiyerarşi ve vesayetin haricinde tutulmuş”, “Bütçe Kanunlarının kapsamına dâhil edilmemiş” ve böylelikle bağımsızlık olarak ifade edilen bütünüyle kendine özgü (“sui generis”) bir hukuki statüye sahiptir.
Merkez Bankası Kanunu ile, Merkez Bankası hisse senetleri (A), (B), (C) ve (D) olmak üzere dört sınıfa ayrılmış olup, (A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Hazineye, (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan milli bankalara, (C) sınıfı hisse senetleri 15.000 hisseyi geçmemek üzere, milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere, (D) sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere aittir. 2017 yıl sonu itibarıyla, Merkez Bankası sermayesinin yüzde 55,12’si (A) sınıfı, yüzde 25,74’ü (B) sınıfı, yüzde 0,02’si (C) sınıfı, yüzde 19,12’si ise (D) sınıfı hisselerden oluşmaktadır.
Merkez Bankası kârının dağıtımına ilişkin esaslar, Merkez Bankası Kanunu’nun 60.maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre Bankanın yıllık safi kârı, aşağıdaki şekilde dağıtılır: 1) Yüzde 20’si ihtiyat akçesine, 2) Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden, yüzde 6 oranında ilk kâr hissesi olarak hissedarlara, 3) Yukarıdaki yüzdeler tutarının düşülmesinden sonra kalan miktarın en çok yüzde 5’i, iki aylık maaş tutarını geçmemek üzere Banka mensuplarına ve yüzde 10’u fevkalade ihtiyat akçesine, 4) Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden Genel Kurul kararıyla en çok yüzde 6 nispetinde ikinci kâr hissesi olarak hissedarlara verilir. Bu dağıtımdan sonra kalan bakiye Hazineye verilir.
Kamu bankaları da Merkez Bankası gibi anonim şirket statüsüne sahiptirler. Ziraat Bankası hisselerinin tamamı Varlık Fonuna ait iken, Halk Bankası hisselerinin büyük çoğunluğu kamuya aittir. Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı ise, çoğunluk hissesine Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün sahip olduğu bir anonim şirket statüsündedir. Kamu bankalarının görev zararları 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 35’inci maddesi kapsamında Merkezi Yönetim Bütçesinden karşılanmaktadır.
Dolayısıyla, Merkez Bankası başta olmak üzere, halka açık veya kapalı kamu bankaları ile özel statüye sahip TMSF, BİST, Varlık Fonu gibi kamu kurumlarının ve kuruluşlarının yapacağını açıkladığı bağışlar, kendileri tarafından, kuruluş kanunları ve mevzuat kapsamında merkezi bütçeye aktarılacak olan tutarların peşinen aktarılması niteliği taşımakla birlikte, tutarlar tam olarak incelendikten sonra farklı bir değerlendirme yapılabilmesi de mümkün olabilecektir.
Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 59’uncu maddesine göre Bankalar ve konsolide denetime tâbi kuruluşlarca bir malî yılda yapılabilecek bağış miktarı, banka özkaynaklarının binde dördünü aşamaz. Kamu bankaları tarafından açıklanan bağış miktarlarının, özkaynaklarının binde dördünü aşıyor olması halinde, konunun BDDK veya Meclis tarafından yapılacak bir düzenleme ile çözümlenmesine ihtiyaç duyulacaktır. Tartışılabilir olmakla birlikte 17.02.2023 tarih ve 124 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki bankalar ve konsolide denetime tabi tutulacak kuruluşlarca yapılacak bağış ve yardımlar hakkındaki sınırlamalara muafiyet tanınarak konu şimdilik çözüme kavuşturulmuş gibi görünmektedir.
4.2. Sermaye Piyasası Kanunu’na Tabi Şirketler Bakımından Bağışın Şartları
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 19’uncu maddesinin 5’inci fıkrasına göre, halka açık ortaklıklar tarafından bağış yapılabilmesi veya pay sahibi dışındaki kişilere kârdan pay dağıtılabilmesi için esas sözleşmede hüküm bulunması şarttır. Yapılacak bağışın sınırı halka açık ortaklık genel kurulunca belirlenir. Kurul, bağış tutarına üst sınır getirmeye yetkilidir. Ortaklıkların ilgili mali yıl içinde yapmış olduğu bağışlar, dağıtılabilir kâr matrahına eklenir. Ancak SPK haftalık bülteni ile halka açık şirket, yatırım ortaklığı ve aracı kurumların bağış yapma koşulları gevşetilmiş-esnetilmiştir.
SPK'dan yapılan açıklamada şu şekildedir:
"6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ili Kahramanmaraş, Kilis, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana etkileyen depremler nedeniyle bağışta bulunmak isteyen şirketler bakımından, diğer mevzuatın yardım ve bağış yapılmasına ilişkin düzenlemeleri saklı kalmak kaydıyla; Bağış yapmak isteyen ancak genel kurullarınca belirlenmiş bağış tutarı yeterli olmayan ve hiç belirlenmemiş olan halka açık ortaklıkların, yönetim kurulu kararı ile varsa genel kurul kararında belirlenen sınırı aşacak, böyle bir sınır belirlenmemişse, yönetim kurulu kararında öngörülecek tutarda bağış yapabilecekleri, yönetim kurulu kararı ile yapılacak bağış ve ödemelerin tutarı ve bağış yapılan tarafın, kurulun özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde kamuya duyurulması gerektiği, söz konusu yönetim kurulu kararının yapılacak ilk genel kurul toplantısında pay sahiplerinin onayına sunulması gerektiği hususlarında bilgilendirilmelerine karar verilmiştir."
4.3. Halka Açık Olmayan Şirketler Bakımından Bağışın Şartları
Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi olmayan kapalı anonim ve limited şirketler tarafından bağış yapılabilmesi için, şirketin ana (esas) sözleşmesinde aksine hüküm yoksa genel kurul kararı olmaksızın yönetim kurulu/müdürler kararı ile bağış yapılmasına karar verilmesinde hukuki bir engel yoktur. Ayrıca yönetim yetkisi kendisine esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ve bu kararı müteakip çıkarılan iç yönerge ile devredilmiş iki yönetim kurulu üyesi tarafından da çift imza ile bağış yapılabilmesi, taahhüt ve tasarruf işleminin gerçekleştirilebilmesi mümkündür. Bağış konusu nakit, menkul ya da gayrimenkul veya gayri maddi hak olabilir. Nakit ve menkul dışındaki bağış konusu unsurlar yazılı şekil şartına bağlıdır. Bu nedenle, gayrimenkul gibi bağış konularının geçerli bir şekilde devri(tasarruf işlemi) için kanunen öngörülen resmi senedin düzenlenmesi ve yine kanununun öngördüğü resmi işlemin yapılması gerekir.
5. YURT DIŞINDAN GÖNDERİLEN MALZEMELERİN GÜMRÜK MEVZUATI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
5.1. 4458 Sayılı Gümrük Kanunu Hükümleri
Yurt dışından gönderilen yardımlar 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 167’nci maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre, Tabiî afetler, tehlikeli ve salgın hastalıklar, büyük yangınlar, radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olaylar ile büyük nüfus hareketleri gibi kriz hallerinden zarar görenlere gönderilen eşya, gümrük vergilerinden muaf tutulmuştur.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 167'nci maddesinde, muafiyet uygulanarak serbest dolaşıma sokulacak eşyayı tanımlama, bunların cins, nevi ve miktarlarını belirleme konusunda yetkili kılınan Bakanlar Kurulu, bu yetki çerçevesinde Kanunu’nun münhasıran 16, 74, 131, 132, 141, 167, 169, 195, 202, 214, 215, 221, 225 ve 237’nci maddelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amacıyla “4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında 2009/15481 Sayılı (Mülga) Bakanlar Kurulu Kararı” yayımlanmıştır.
Kararın, ithalat vergilerinden tam muafiyet ve geçici ithalat rejiminin uygulamasına ilişkin hallerin düzenlendiği birinci bölümün, “Kriz hali için gönderilen yardım malzemesi” başlıklı 26’ncı maddesinde açıkça, tabii afetler, tehlikeli ve salgın hastalıklar, büyük yangınlar, radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olaylar, büyük nüfus hareketleri gibi durumlar nedeniyle, bir kamu kuruluşuna veya kamu kuruluşları tarafından yetkili kılınan kuruluşlar adına gönderilen yardım malzemesine, geçici ithalat izni verileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, gümrük vergilerinin ve diğer amme alacaklarının ödenmesini sağlamak amacıyla Kanunun 202’nci maddesi gereği işletilen teminat uygulamasında da mezkur maddenin 4’ncü fıkrasının Cumhurbaşkanına(2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK öncesi) verdiği yetki, 2009/15481 Sayılı Karar ile kullanılmış ve Kararın 41’inci maddesinde, Türkiye Gümrük Bölgesinde meydana gelen kriz hali nedeniyle bir kamu kuruluşu adına veya kamu kuruluşları tarafından yetkili kılınan kuruluşlar adına gönderilen ve yazılı beyana konu olan yardım malzemeleri için teminat aranmayacağı belirtilmiştir.
2009/15481 sayılı BKK ile ekli listelerde yer alan ve söz konusu Karar’da belirtilen şartları taşıyan eşya ithalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminden yararlanacaktır. Dolayısıyla Türkiye Gümrük Bölgesindeki kriz hali nedeniyle bir kamu kuruluşuna veya kamu kuruluşları tarafından yetkili kılınan kuruluşlar adına gönderilen yardım malzemesine, geçici ithalat izni verilerek, serbest dolaşıma giren bu yardım malzemeleri gümrük vergisi ve teminat uygulamasından muaf tutulacaktır. Bu muafiyetin kapsamı ise Karar’ın 105’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre:
Dolayısıyla, Merkez Bankası başta olmak üzere, halka açık veya kapalı kamu bankaları ile özel statüye sahip TMSF, BİST, Varlık Fonu gibi kamu kurumlarının ve kuruluşlarının yapacağını açıkladığı bağışlar, kendileri tarafından, kuruluş kanunları ve mevzuat kapsamında merkezi bütçeye aktarılacak olan tutarların peşinen aktarılması niteliği taşımakla birlikte, tutarlar tam olarak incelendikten sonra farklı bir değerlendirme yapılabilmesi de mümkün olabilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu yararına çalışan dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar tarafından;
a) Kriz hallerinde zarar gören kişilere ücretsiz olarak dağıtılmak amacıyla,
b) Söz konusu kurumların mülkiyetinde kalmak kaydıyla kriz hallerinden zarar görenlerin ücretsiz olarak kullanımına sunulmak üzere,
serbest dolaşıma sokulan eşya için gümrük vergileri aranmaz.
AFAD, Kızılay vb kuruluşlar bu kapsamda serbest dolaşıma soktukları yardım malzemeleri için muafiyet hükümlerinden yararlanacaktır. Yardım kuruluşları tarafından kriz hali süresince kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla serbest dolaşıma sokulan eşyaya da muafiyet tanınacaktır. Buradaki yardım kuruluşlarından kastedilen ise münhasıran hayır veya insani yardım amacıyla kurulan ve kâr amacı gütmeyen tüzel kişiliklerdir.
Karar’da her ne kadar yardım kuruluşlarınca kriz hali süresiyle sınırlı olarak tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminden faydalanacağına hükmedilmişse de, 2 Seri No.lu Gümrük Muafiyet Tebliği’nde yer alan düzenleme dikkate alındığında, bu yardım kuruluşlarının da vergi muafiyeti tanınan vakıf veya kamu yararına çalışan dernek statüsünde olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Kriz hallerinden zarar gören bölgelerin yeniden inşasına yönelik madde ve malzemeler muafiyet kapsamı dışında tutulmuştur.
Kanunun 167’nci madde düzenlemesinde geçen “eşya” terimi ise yine Kanunun 3’ncü maddesinin 23’ncü fıkrasında “her türlü madde, ürün ve değeri” şeklinde tanımlanmıştır. Ancak bu kapsamda gönderilen eşyaya, ithal vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminin uygulanabilmesi için işin mahiyetine de uygun olarak kurtarma ve çeşitli yardım malzemeleri gibi ihtiyaçları karşılamaya dönük olması gerekmektedir.
5.2. Gümrük Muafiyeti Tebliği (2 Seri No.lu)’nde Yapılan Açıklamalar
Kriz hallerinde zarar görenlere gönderilen eşyanın serbest dolaşıma girişi esnasında muafiyet tanınacak halleri ve bu muafiyetin kullanılmasına ilişkin usul ve esasları 2 Seri No.lu Gümrük Muafiyet Tebliği’nde düzenlemiştir.
Tebliğin 35’nci maddesinde, yurt dışında bulunan gerçek ve tüzel kişiler ile resmi kuruluşlar tarafından bağışlanan, Kararın 105’inci maddesinde belirtilen eşyanın, yalnızca;
- Kamu kurum ve kuruluşları ile
- Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve
- Kamu yararına çalışan dernekler
tarafından serbest dolaşıma girişine izin verileceği belirtilmiştir.
Mezkur Tebliğ’in “Gıda Maddeleri Ve Sağlık Malzemelerinin Denetimi” başlıklı devam eden 37’nci maddesinde ise kriz bölgesine yardım amacıyla gönderilen gıda maddeleri ile ilaç, ilk yardım malzemesi vb. sağlık malzemeleri için gönderildiği ülkeden veya ülkemizde ilgili Bakanlıktan alınacak insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı yönünden güvenli olduğunu gösteren belgenin, gümrük idaresine sunulacağı belirtilmiştir.
Yararlı Olması Dileğimizle,
B/A Hukuk Bürosu